Pazar, Ocak 2

Elimde Sıcak Bir Kahve Fincanı

Monoton.
Ev, asansör, iş, restoran, iş, ev.Hayatını özetleyen en iyi kelimeydi bu, monoton.Semantikle uğraşmazdı, fakat kelimenin anlamı üzerinde durmak istedi bir an için.Mono-ton.Tek ton, tek renk bir hayat.İşte bu, düşündüğünden daha fazla betimliyordu Charles'ın hayatını bu kelime.
Kontrastı düşük, siyah beyaz yaşamları severdi.Bir şeyse iyiyse iyi, kötüyse kötüydü onun için.Grilere yer yoktu.Ancak o griyi sevmeyen griydi.Evet, grinin ta kendisiydi Charles.Hiç bir konuda kesin görüşü yoktu.Beş dakika önce verdiği kararı aniden değiştirmesinde bir sakınca da görmüyordu.Bir gün mavi, bir gün sarı olurdu onun en sevdiği rengi.Uğurlu sayısı ise bir tane değildi.Asal sayıların hepsini ona uğur getirirdi.
Tek sayılar daha şık görünürdü gözüne.Böyle tuhaf benzetmeleri de vardı.Okul sınavlarında alınan 97 notunu 100'den daha havalı bulurdu.Bu özelliğini kimse ile paylaşmamıştı.İnsanlar ona yeterince "ucube" der gibi bakmaktaydı zaten.
Charles'ın monotonluk döngüsünde asansör de vardı.Çoğu insanın döngüsü sadece ev-iş yahut ev-okul olurdu.Ancak Charles'ın çoğu insanla bir tutulması, pek de mantıklı değildi zaten.
78. katında oturuyordu şehrin merkezindeki bir gökdelenin.Bu yüzden dairesine çıkmak, hiç de kısa sürmüyordu."Uzun asansör yolculuklarından biri daha.", böyle diyordu evine çıkmadan önce her seferinde.Bir yolculuktu bu onun için.Çünkü 128 katlı binada çeşit çeşit insan, çeşit çeşit duygu, çeşit çeşit her şey vardı.Her asansöre binişinde farklı insanlarla, dolayısı ile farklı ruh halleri, farklı enerjilerle karşılaşıyordu.Kendine güvenenler gözlerini kaçırmıyor, agorafobisi olanlar köşede ayak uçlarını dikizliyor, o kadar da kötü durumda olmayanlar ise tavana ya da asansörün paneline bakıyorlardı.
Bir an için şunu düşündü Charles, insanlarla birlikte, onların duyguları, düşünceleri, hüzünleri de biniyordu asansörlere.Belki de bu yüzden insanlar kendilerini rahat hissetmiyorlar, ve bakacak türlü türlü yer arıyorlardı asansörlerde.Haklı olabilirdi.
Alt komşusunun anahtarla kapıyı açtığını duyduğu sırada Charles hala anahtarlarını bulamamıştı.Bulduğunda ise, bir çırpıda kapıyı açtı, üzerindekileri vestiyere bıraktı, oyuncak köpeğini de yanına alarak cam kenarında bir koltuğa oturdu.Monotonluğu yavaş yavaş üzerinden atacağını düşünüyordu.Zira, dün akşam paralel evrendeki kendini düşünürken, kendi isminde biri onun blogunu izlemeye almıştı.Şaşırılıcak şeydi doğrusu.Hemen bloguna girdi.
Doğum gününde sevdiği sevmediği, bir sürü hediye alan çocuğun gülümsemesi belirdi bir anda.5 izleyici daha kazanmıştı, ve insanlar yazdığı yazılar hakkında yorumlarda bulunmuşlardı.Takdir edilmek, yüzündeki gülümseyi bir kat daha artırdı ve bilgisayarını kucağından indirir indirmez içecek bir şeyler yapmak için mutfağa yöneldi.Ne yapacağına karar veremedi, obsesif kompulsif kişiliği iş başındaydı yine.Son derece iyi dizayn edilmiş mutfağında, 200 dolar karşılığında satın aldığı kahve makinesine bakarken buldu kendini.3 dakika olmuştu bile, aa hadi Charles bu güzel ana yakışacak en iyi içecek sence ne, diye düşünürken soğuk bir şeyler içmek istediğini anladı ve kendine bir milkshake hazırladı.Bardağı ağzına kadar doldurduğu için, bilgisayarın yanına giderken, milkshake'in dökülmemesi için biraz uğraşmak zorunda kaldı.
Evet, yanında içeceği, kucağında bilgisayarı ve kolunun altığında oyuncak köpeği ile hazırdı.İkinci yazısını yazacaktı.Bu sefer, Charles Bovary adlı kullanıcının sırrını çözmek üzere paralel evren ile ilgili bir şeyler yazmaya karar verdi.Küçüklüğünden beri aklından geçenleri, o anlık heyecanı ile, bir çırpıda toparladı.Yazısı hazırdı, gönder butonuna basmadan önce derin bir nefes aldı, ve gönderdi.İlk yarım saat hiç bir geri bildirim yoktu blogunda.Bu birazcık canını sıkmıştı.Ne de olsa dün çabucak bir izleyici kazanmıştı, hem bugün onu takip eden daha çok kişi vardı, daha çabuk bildirim gelmeliydi."Acaba yazımı mı beğenmediler?" diye düşünmekten alamadı kendisini.Ancak yazısı son derece iyiydi.Paralel evrendeki kendini anlatırken, camda yansımasını gören ve yansımasına dokunan biriydi adeta.Ve beklenen oldu, bildirimler gelmeye başladı.
Elektrikler kesildi.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
Copyright © Charles Bovary'nin Günlük Olmayan Günlüğü
Blogger Theme by BloggerThemes Design by Diovo.com